Belirsiz alacak davaları, Türk hukuk sisteminde önemli bir yere sahip olan ve hak arama hürriyetini destekleyen bir dava türüdür. Bu dava türünün öne çıkmasının en temel sebeplerinden biri, davacıların alacaklarının miktarını veya değerini tam olarak belirleyemedikleri durumlarda karşılaştıkları riskleri azaltmasıdır. Özellikle haksız fiil veya tazminat davaları gibi alanlarda, davacının alacağının kesin bir miktarını belirlemesi zor olabilir. Belirsiz alacak davaları, bu tür durumlar için bir çözüm sunar ve davacıların haklarını daha etkili bir şekilde korumalarına yardımcı olur.
Ayrıca, belirsiz alacak davalarının önemi, davacılara hukuki süreçlerde daha fazla esneklik sağlamasıyla da ilgilidir. Bu tür davalarda davacılar, alacak miktarlarını daha özgürce talep edebilirler ve taleplerini dava sırasında artırabilirler. Bu, hak arama hürriyetini daha geniş bir şekilde kullanma olanağı sunar. Belirsiz alacak davaları, davacılara yargılama giderlerini kontrol etme ve yüksek maliyetlerden kaçınma imkanı da tanır. Sonuç olarak, belirsiz alacak davaları, hukuk sisteminin daha adil ve erişilebilir olmasına katkı sağlayarak hak arama hürriyetinin güçlenmesine ve korunmasına önemli bir rol oynamaktadır.
6100 sayılı Kanun'un 107. Maddesi: "(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir. (3) Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir."
Belirsiz alacak davaları, davacının elinde bulunmayan veya erişilemeyen belgeler veya bilgiler nedeniyle alacağın miktarının veya değerinin belirlenemediği durumlarda sıklıkla açılır. Davacının alacağının miktarını veya değerini belirleyebilmesi için gerekli bilgilere veya belgelere sahip olmaması, dava açma hazırlığı sırasında bu bilgilere ulaşmanın mümkün olmaması gibi durumlar, alacağın belirsiz kabul edilmesini gerektirebilir. Bu tür durumlarda, dava açmak isteyen taraf, belirsiz alacak davası açarak dava sürecini başlatabilir. Dava açıldığında, mahkeme bu belirsiz alacak davasını değerlendirir ve davacının taleplerini incelemeye alır. Davacının, belirsiz alacak davası sırasında, alacağın miktarını veya değerini belirleyebilmesi için gerekli bilgilere ve belgelere erişim sağlama çabaları mahkeme tarafından göz önünde bulundurulur.
Özellikle belirsiz alacak davalarında, alacağın miktarının veya değerinin net bir şekilde belirlenmesi zor olabilir. Bu yeni düzenleme, davacılara bu tür davalarda daha fazla kolaylık ve rahatlık sağlar. Talep edilen alacak miktarının artırılabilmesi, davacının haklarını daha etkili bir şekilde korumasına yardımcı olabilir. Sonuç olarak, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107. maddesi, belirsiz alacak davalarını daha adil ve etkili hale getirmek, hak arama hürriyetini genişletmek ve hukuki süreci daha esnek hale getirmek amacıyla önemli bir düzenlemeyi içermektedir. Bu düzenlemenin, davacıların haklarını koruma ve taleplerini daha iyi ifade etme açısından önemli bir katkı sağladığı söylenebilir. Belirsiz alacak davaları, davacının elinde bulunmayan veya erişilemeyen belgeler veya bilgiler nedeniyle alacağın miktarının veya değerinin belirlenemediği durumlarda sıklıkla açılır. Davacının alacağının miktarını veya değerini belirleyebilmesi için gerekli bilgilere veya belgelere sahip olmaması, dava açma hazırlığı sırasında bu bilgilere ulaşmanın mümkün olmaması gibi durumlar, alacağın belirsiz kabul edilmesini gerektirebilir. Bu tür durumlarda, dava açmak isteyen taraf, belirsiz alacak davası açarak dava sürecini başlatabilir. Dava açıldığında, mahkeme bu belirsiz alacak davasını değerlendirir ve davacının taleplerini incelemeye alır. Davacının, belirsiz alacak davası sırasında, alacağın miktarını veya değerini belirleyebilmesi için gerekli bilgilere ve belgelere erişim sağlama çabaları mahkeme tarafından göz önünde bulundurulur. Ayrıca, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107. maddesinin 2. fıkrası, davacının alacağın belirlenebilir hale geldiği anda davasının başında belirtmiş olduğu talebini artırma olanağı tanır. Yani, davacı, davasının başında talep ettiği alacak miktarını dava süreci boyunca artırabilir. Bu, davacının alacağın miktarını belirleyebilmesi için yeni bilgilere veya belgelere ulaştığı durumlarda kullanılabilir. Sonuç olarak, belirsiz alacak davaları, davacının elinde bulunmayan veya erişilemeyen bilgiler nedeniyle alacağın miktarının veya değerinin belirlenemediği durumlarda yararlı bir hukuki araç olarak kullanılabilir. Bu davalarda mahkeme, davacının haklarını koruma ve alacağını belirleme çabalarını değerlendirir ve dava sürecini yönlendirir. Davacının taleplerini dava sırasında artırma olanağı da sunulan bir imkan olarak dikkate alınmalıdır. Belirsiz alacak davası, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile gelen bir yenilik olarak, davacının özellikle haksız fiil, tazminat davaları gibi bazı durumlarda alacağının miktarını tam olarak belirleyemediği veya belirlenmesinin mümkün olmadığı hallerde açtığı bir dava türüdür. Bu dava, 1 Ekim 2011 tarihinden itibaren Türk hukuk sisteminde uygulama alanı bulmuştur. Önceden, davacının talebini açıkça belirtmesi gereken davalarda, özellikle haksız fiil veya tazminat davalarında alacağın kesin bir miktarı belirlenemediğinde veya bu miktarın belirlenmesi mümkün olmadığında, davacı riskli bir durumla karşı karşıya kalıyordu. Örneğin, davacı talebini açıkça belirtmek zorunda olduğundan, belirleyemediği veya belirleyemeyeceği bir alacak için yaklaşık bir miktar belirtmek zorunda kalıyordu. Bu, davacının yargılama giderlerine katlanması gereken bir risk taşıyordu. Diğer yandan, davacı, yargılama giderlerinden kaçınmak amacıyla talebini düşük bir miktar olarak ileri sürdüğünde, haklı bulunsa bile daha az alacak elde edebiliyordu. Belirsiz alacak davası, bu tür durumları ele almada önemli bir çözüm sunar. Davacı, alacağının kesin miktarını veya değerini belirleyemediğinde, belirsiz alacak davası açarak talep hakkını koruyabilir. Bu dava türü, davacıya alacağını tam olarak belirleme zorunluluğu getirmez ve böylece yüksek yargılama giderlerine tabi olma riskini azaltır. Aynı şekilde, davacı alacağını düşük bir miktar olarak talep ederek yargılama giderlerinden kaçınmak istediğinde, belirsiz alacak davası hala devam edebilir ve davacı daha sonra talebini artırabilir. Belirsiz alacak davası, hak arama hürriyetini ve adil yargılanma hakkını korurken, davacının alacak taleplerini daha esnek bir şekilde ileri sürebilmesine olanak tanır. Bu dava türü, özellikle belirsiz alacaklara sahip olan davacılar için önemli bir araç olmuştur."