Finansal kiralama sözleşmesi, yaygın olarak "leasing" olarak da bilinir ve temelde bir finansman yöntemi olarak tanımlanabilir. Bu sözleşme, finansal kiralama şirketleri ile kiracılar arasında gerçekleşen bir anlaşmadır. Temel prensip, kiralanan malın mülkiyetinin leasing şirketinde kalması ve belirli bir kira ücreti karşılığında kiracıya kullanım hakkının verilmesidir. Sözleşme süresinin sonunda ise kiralanan malın mülkiyeti kiracıya devredilir. Ancak, kiracının iflas etmesi durumunda, kiralayan şirketin bu sözleşmeden doğan alacağını iflas masasına kaydettirmesi söz konusu olabilir.
6361 sayılı kanun, finansal kiralama sözleşmesi süresince kiralayanın veya kiracının iflas etmesini veya icra takibine uğramasını düzenler. Kiracının iflas etmesi durumunda, iflas memuru finansal kiralama konusu malların masadan ayrılmasına karar verebilir. Kiracının icra takibine uğraması durumunda ise finansal kiralama konusu malların takibin dışında tutulmasına karar verilir. Her iki durumda da ilgili kararlara itiraz hakkı bulunmaktadır. Kiralayanın iflas etmesi halinde sözleşme, belirlenen süre boyunca iflas masasına karşı geçerli olur, ancak finansal kiralama konusu malların haczi mümkün olmaz.
Uygulamada, finansal kiralama sözleşmelerine ilişkin ihtar ve fesih hükümleri eklenmektedir. Kiracının belirlenen düzende kira bedellerini ödememesi durumunda kiraya verenin ihtar çekme ve sözleşmeyi feshetme hakkı bulunmaktadır. Bu durumda, kiraya verilen mallar kiracıdan alınarak kiraya verene teslim edilir. Kiraya veren, aynen iade davası açabilir. Ancak, kiralananın aynen iade edilememesi durumunda, kiralayanın malların bedelini talep etme hakkı doğar.
Aynen iade davası devam ederken, davalı borçlunun iflas etmesi durumunda, alacağın iflas masasına kabul edilip edilmemesine göre yargı sürecinin akıbeti belirlenir. Alacak iflas masasına kabul edilmişse, aynen iade davası konusuz kalır. Ancak, alacak iflas masasına kabul edilmemişse aynen iade davası, alacağın kayıt ve kabulü davasına dönüşür.
Kayıt kabul davalarında mahkeme, finansal kiralama sözleşmesinden doğan alacağın miktarını belirleyerek iflas masasına kaydına karar verir. Alacağın tahsilatına bu dava sonucunda hükmedilmez. İcra ve İflas Kanunu'nun 195. ve 196. maddeleri uyarınca alacağın iflasın açıldığı andaki miktarı hesaplanır. İflas tarihine kadar alacağa işlemiş olan faiz, takip masrafları ile birlikte toplanarak asıl alacağa eklenir ve masaya yazılacak toplam miktar belirlenir.
İİK'nın 196. Maddesi uyarınca, sadece rehinle temin edilmiş alacaklara ticari faiz işlemesi mümkündür. Finansal kiralama sözleşmesinden doğan alacaklar gibi rehinle temin edilmemiş alacaklara ise ticari olmayan işlerdeki faiz oranı uygulanır. Ancak, bu faiz miktarı masaya kaydedilmez ve bakiye halinde ancak tasfiye sonunda ödenir.
Finansal kiralama sözleşmeleri günümüzde önemli bir finansman aracı olarak yaygınlaşmıştır. 6361 sayılı Kanun, bu sözleşmenin taraflarına icra ve iflas hukuku anlamında bir koruma sağlamıştır. Haklı sebeple fesih durumunda aynen iade davası, kiracının iflası durumunda ise kayıt kabul davası ortaya çıkar. Yargı, iflastan önceki alacağın miktarını belirleyerek masaya kaydını yapar. İflas sonrasında işleyen faiz miktarı ancak tasfiye sonunda ödenebilir. İflas hukukunun bu süreçte sağladığı düzenlemeler, finansal kiralama sözleşmelerine ilişkin uyuşmazlıkların çözümünde önemli bir role sahiptir.
Yılmaz Hukuk Danışmanlık ve Arabuluculuk Bürosu - Kocaeli'de hizmet veren arabuluculuk ve her türlü hukuk ve ceza davaları avukatı hukuk bürosu